30 Haziran 2008 Pazartesi

Isao Tomita ve müziğin sentetik klasikleri

Elektronik müzik, yaklaşık yüz yıllık bir tarihe sahip. Başlangıçta sadece meraklılarına ve teknik meraklısı uzmanlara hitap eden elektronik müziğin 70'li yıllardan itibaren popüler olduğunu ve Türkiye'de de tanınıp sevilmeye başlandığını biliyoruz. George Kingsley'in 'Popcorn' adlı parçası, Türkiye'de reklam müziği olarak da uzunca bir süre kullanıldı. Elektronik müziğin asları arasında en başta Jean-Michel Jarre ve Vangelis olmak koşuluyla; Klaus Schulze, Ashra, Tangerine Dream, Kraftwerk, Neuronium, Michael Stearns, Robert Rich, Steve Roach'ı (ve galiba Philip Glass'i de saymak) şart oluyor. Elektronik müzik, deneysel ve sonra pop müzik olarak başladığı kariyerini new age müziği olarak sürdürdü (ve -bizce- "tekno müzik" olarak sona erdi.)

Elektronik müziğin Japon damarı, spiritüel bir arka plana sahipç Bu nedenle, kalıcı bir yer edinmeyi başardığını söyleyebiliriz. Ayrıca Japonların sahip olduğu ve çizgi roman kültüründen Zihni Sinir procesi mahiyetinde alet edevat geliştirmeye kadar ifadesini bulan özgün çocuksuluk, sınır tanımayan elektronik müziğe açtığı alanı hiç daraltmadı. Japon elektronik müziği deyince, burada Kitaro'yu (喜多郎) -ki başka bir yazı konusudur-, 1955'de ilk elektronik müzik plağını çıkaran Toshiro Mayuzumi'yi (黛敏郎) ve Ryūichi Sakamoto'yu (
坂本 龍一) anmamız gerekir. Ama Isao Tomita (冨田 勲), onların içinde çok özgün bir yere sahiptir.

Isao Tomita (Tokio, 1932-), bir doktorun oğlu. Çocukluğu Çin'de (Chin Tao'da) geçmiş. 1950'li yıllarda Keio üniversitesinde estetik ve sanat tarihi okuduktan sonra kendi çabasıyla müzik ve beste yapmayı öğrenmiş. Daha öğrencilik yıllarında, Japonya'nın ikinci büyük gazetesi Asashi Shimbun'ın açtığı bir yarışmanın birincisi olmuş.

Isao Tomita'yı özel kılan alan, klasik batı müziğini elektronik müzik olarak yeniden üretip yeniden yorumlamasıdır. Klasik müziğin küçük bir çevreye sıkışıp gençlikten koptuğu aşamada Tomita'nın yorumları, özellikle 70'li yıllarda gençliğin klasik müziğe dolaylı yoldan dönüşünde de (Japonya'da) önemli bir rol oynadı. Claude Debussy'yi yorumladığı 'Snowflakes are Dancing' (1974) adlı plağı, bu konudaki ilk önemli çıkışı sayılır. Onun ardından 1977'de gelen 'Gezegenler' (Planets) albümü ile Gustav Holst'u yorumlamıştır. Burada gezegenlerin dansı Jüpiter ile zirveye çıkar. Tomita'nın son yıllarda yaptığı en ilginç çalışma ise -bizce- 'Storm from the East' adlı bir televizyon programına yaptığı müziktir. Eski bir Moğol şarkısını onbeş farklı şekilde yorumlar. Tomita müzik kariyerinde onüç plak yaptı. Müziğinin pek kolay olduğu söylenemez. Philip Glass'in müziği (veya Orhan Pamuk'un edebiyatı) gibi anlaşılmaz/zor gelebilir. Fakat içine girdiğinizde detay zenginliği ve orjinalliğiyle sizi şaşırtabilir.