28 Ağustos 2008 Perşembe

Selçuk Esenbel / 1904 Rus-Japon Savaşı'nın Osmanlı Türkiye'si üzerindeki etkisi (1)


10 Şubat 1904'te Japonya ile Rusya arasındaki savaş ilanı, Rusya'yı geleneksel baş rakibi olarak gören Türkiye'de heyecan dalgası yarattı, ama savaşın nihai etkisi yıkıcı oldu. Mançurya'dan gelen Rus yenilgisi haberleri kutlamalar için iyi bir nedendi, ancak tıpkı II. Abdülhamid'inki gibi zamanın otokratik rejimi olan Romanoflar'ın Çarcı devletinin husumetini çekmemek için, Osmanlı Devleti bu felakette dikkatli bir tarafsızlık politikası izledi. Bir zamanlar Balkanlar'dan Arabistan Yarımadası'na uzanan coğrafyaya hükmetmiş eski bir dünya imparatoru olan Osmanlı, zaten 18. Yüzyılda Karadeniz'in kontrolünü Ruslara kaptırmıştı. Son otuz yılda, Osmanlı Devleti 1877-78 tarihleri arasındaki Rus-Osmanlı savaşında korkunç bir yenilgiyle karşılaşmış, bu yenilgi de Kafkasya'daki Osmanlı idaresinin sonunu getirerek Balkanlar'daki hakimiyetinin aşınamsına neden olmuştu. Bu savaşın ardından imparatorluk parçalanmaya devam etti. 1881'de İngilizler Mısır'ı işgal etti. 1885'te doğu Rumeli Bulgaristan'a katıldı ve 198'de Girit, Osmanlı yetkilileriyle Yunan isyancılar arasında çıkan çatışmadan sonra uluslararası denetimin altına girdi.

Kuşkusuz Rus-Japon Savaşı sırasında Türklerin Japonlara karşı duyduğu heyecan samimiydi. Zamanın bir gazetecisi İbrahim Halil, kaleme aldığı anılarında şöyle der: "Selanik'te çıkan asır gazetesini almaya başladık. O da benim gibi Japon taraftarıydı. (Asım Efendi'yi kastediyor S.E.) Japonlar'a demişler ki, 'niçin mabedlerinizde harp için dua etmiyorsunuz?' 'Bize Türklerin duası yeter demişler. Japon taraftarlığından Asır gazetesini bir müddet kapattılar." Müslüman gazeteler, Japonların Rusları yenilgiye uğratmasını mazlum Doğu'nun yenilmez Batı'ya karşı zaferi olarak kutladılar; feminist bir Türk milliyetçisi olan Halide edip, diğer pek çok kadın gibi, Japon deniz kuvvetleri komutanı Amiral Togo Heihachiro'dan esinlenip oğluna Togo adını verdi. Osmanlı elçilikleri savaş haberlerini ciddiyetle takip ettiler. Tarafsız bir güç olarak Osmanlı Devleti, 19'uncu Yüzyılda Osmanlı ordusununyeniden yapılandırılmasında on iki yıl çalışan ve paşa ünvanını alan General Freiherr von der Golz'un tavsiyesi üzerine, Osmanlı ordusu adına uluslararası askeri gözlemciler grubuna katılması için Albay Pertev Bey'i görevlendirdi. Pertev bey, Port Arthur'un alınması sırasında Mançurya'daki General Nogi Maresuke'nin 3. Ordusuna eşlik etti. Sacvaştan sonra anılarını kaleme aldı ve kısaca japon tarihine değinen, Japonların zaferinde fiziki hazırlığın yanı sıra manevi hazırlığın da güçlü rolüne vurgu yapan, böylelikle Türk gençliğine bir yol gösyerici olması amacı taşıyan, analizini içeren kitaplar yazdı.

Toplumsal Tarih Dergisi Ağustos 2008 sayısından