Japon ekonomisi ve toplumunun militerleşmesinin baş nedeni, 1929'da bütün dünyayı sarsan büyük ekonomik krizdi. Kriz sonucu ülke içinde doğan ekonomik sıkıntı sonucu sosyal yapıda önemli sorunlar ortaya çıktı. Aynı dönemde, süper ulusdevletler arasındaki gerginlik de dünyadaki gerginliği hızla tırmandırdı. Militerleşme, İkinci Dünya Savaşı'na kadar devam etti.
Savaş sonrasının yeni ekonomisi, savaş öncesinin 'planlı ekonomi'si fikri (ve kalıntıları) üzerine kuruldu. Örnek alınan en önemli konular endüstri ve finans sistemidir.
Savaş öncesi özgün Japon modernleşmesinin ekonomisinin temeli, Zaibatsu'lar üzerine inşa edilmişti. Zaibatsu'lar, tarih içinde her biri kendince rol oynamış büyük ve köklü aileler/aşiretlerdi. Modernleşme ile birlikte kömür, demir, alüminyum endüstrileri gibi büyük ekonomik sektörler, Zaibatsu'lara bırakılmıştı. Adları bugün bütün dünyada tanınan Sumitomo, Matsui gibi ailelerin kontrol ettiği ekonomik alanlar, II. Dünya Savaşı'nın ardından, Amerikan işgal kuvvetleri tarafından ailelerin kontrolü ve tekelinden alındı. Ailelerin firmalarına dokunulmadığından, bu firmalar, Japon ekonomisinin yeniden kurulmasını sağladılar. 1956'dan sonra firmalar, etkilerini hızla artırarak endüstri ve bankacılığı da kontrollerine aldılar. Soğuk Savaş'ın yeni başladığı bu dönemde ABD de, Pasifik bölgesinde Japonya'yı müttefik olarak kazanmak için Japon ekonominin yeniden kurulmasına aktif katkıda bulundu ve o dönemde ABD'den Japonya'ya büyük bir teknoloji transferi gerçekleşti.
Savaş sonrası Japon ekonomisinin kuruluşunun asıl dinamiğini, savaş öncesine dayanan özgün Japon sosyo-ekonomik yapısına bağlamak en doğrusu olacaktır. Yatırımların gözü kara bir şekilde yürütülmesi, savaş sonrası eğitim seviyesinin bilinçli bir şekilde hızla yükseltilmesi(Türkiye'de tersi olmuştur), Amerikan teknoloji transferi, ekonominin belli alanlarda yabancı yatırımcılara tamamen kapatılması, beşyıllık (ve yedi yıllık) planlı ekonomiye öncelik verilmesi ve dolaylı vergiler konulması, ekonomin hızla gelişmesini sağlamıştır. En ilginci, Japon aile firmalarının yatırımlarını 'kısa sürede yüksek kâr elde etmek' amacıyla yapmamalarıdır.
Bu dönemde, günümüz Japon ekonomisinin temel eğilimi de ortaya çıkmıştır: Dışarıdan hammadde alıp Japonya'da üretmek ve yurt dışına ihraç etmek. Japonya o günlerden beri, ihracatçı bir ülke olma özelliğini koruyor. Japon ekonomisinin en önemli diğer özelliği, ekonomi üzerindeki devlet kontrolüdür. Günümüzde iki kurum, ekonominin trendleri belirlemekte ve ekonomiyi yönlendirmekte etkili olmayı sürdürmektedir. Bunlar, adı eskiden MITI olan METI (Ministry of Economy, Trade and Industry) ile MoF'dur (Ministery of Finance).