27 Şubat 2008 Çarşamba

Japonya'da Budist-fundamentalist Soka Gakkai

Japon Anayasası'nın yirminci maddesine göre dini örgütlerin, dini derneklerin ve kurumların siyaset yapması yasak. Buna rağmen Budist fundamentalist Soka Gakkai tarikatı tarafından desteklenen Komeito (公明党) Partisi, iktidara kadar yükselip Yasuo Fukuda hükümetinin koalisyon ortağı oldu. Inançların yükselisi ile birlikte, dünyadaki ruh kazanma trendi ile onu sömüren dinci fundamentalizmin birbirinden itinayla ayrılması gerekiyor. Türkler gibi bir Ural-Altay dili konuşan Japonların bu konudaki tecrübesi öğretici olabilir.

1920'li yıllardan başlayarak milliyetçilik, dozunu sürekli artırd
ı ve politikaya hakim oldu. Milliyetçiliğin son büyük "altın" çağı, İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürdüğünü biliyoruz. İkinci Dünya Savaşına ideolojik malzeme sağlayan son büyük milliyetçilik dalgasının tezahürleri her ülkede farklı bir şekilde ortaya çıktı. Fakat kapitalistleşme istikametinde asıl trend, yeniden yazılan ulusal/milli tarihlere uygun olarak "ulusal öz"e dönüş ve eski dindar geleneklerin reddi (hatta yer yer yasaklanması) şeklinde oldu. Bu dönemde Japonya'da Budizmin yasaklandığını görüyoruz.

Budizm, Japonların Kore üzerinden yedinci yüzyıl başında benimsedikleri (600 yılında devlet dini oldu) ve asıl dinleri Şinto ile birlikte inandıklar
ı bir dindi. Ural-Altay kökenli Şintonun yanında bütün Japonya'ya yayıldı. Milli ekonomiler ve milliyetçilikler çağının sonunda Şinto devlet dini ilan edilip Budizmin yasaklandığında Soka Gakkai ortaya çıktı. Tarikatın 1930'da kurulmasından sonra yeraltı faaliyetleri ile desteklediği çabası sayesinde halk arasında yayıldı. Yasaklanan her şey gibi radikalleşti ve giderek fundamentalist bir karakter kazandı. Günümüzün neo-liberal kapitalizm atmosferinde kültürel kimlikçi fundamentalist bir örgüt olarak faaliyet gösteriyor. Güç/şiddet kullanmaya karşı olan organizasyon, "değerler yaratan eğitim kurumu" anlamına gelen adıyla Tokyo'da faaliyet göstermeye başladı.

Tarikat, başlangıçta sadece "dindar insanların derneği" görünümünde olduğundan pek önemsenmemişti. Kurucusu Tsunesaburo Magiguchi ve halefi Josei Toda 1943'te tutuklandılar. Örgüt yasakland
ı. Magiguchi hapisanede öldü. Soka Gakkai, Josei Toda'nın önderliğinde örgütlenmeyi sürdürdü. Tarikat, Nichiren'in 13'üncü yüzyıldaki hümanist öğretisini savunuyor ve onun yazdığı Lotus Sutra'yı (Hokke-kyō / 法華経) kutsal metin olarak kullanıyor.

Soka Gakkai 1964 yılında Komeito (
公明党) partisini kurduğunda, partiyle ilişkisi olmadığını göstermek için elinden geleni yaptı. Diğer yandan, yeni üyeler kazanmak için sıkı bir yayılma politikası izledi. Bu strtejinin 'Shaku-buku' diye adlandırıldığı bugün biliniyor '(İradesini) kır ve hükmet' gibi bir anlamı olan bu strateji, fundamentalistlerin, kutsal metinleri kullanarak uyguladığı hükmetme yöntemine birebir uyuyor. Buna göre, kişi kutsal metinlere tartışıp eleştirmeden uymak zorundadır, zira bir "kutsal emir"dir (bu kural "Recm" de olsa farketmez. O da "zamanı/yeri gelince" uygulanır).

Soka Gakkai, her fundamentalist hareket gibi modernden çok modern bir örgüt. Partisi Komeito i
çin, seçim kampanyalarında Amerikalı film yıldızlarını kullanacak kadar Amerikan hayranı! Onların liderleri de genellikle Amerika'da ve günlük yayımlanan büyük bir cemaat gazeteleri (Seikyo Shimbun) var. Birkaç yıldan beri yalanı bir kenara bırakıp partinin bütün milletvekilleri tarikata üye oldular ve ayrılık-gayrılık konusu da böylece ortadan kalktı. 2006 seçimlerinden bu yana Komeito'nun mecliste 31 milletvekili bulunuyor.

Soka Gakkai, okulları/merkezleri üzerinden 128 ülkede aktif. Sadece Japonya'da dokuz milyona yakın evde tarikatin dua köşesi var. Örgütün mali kaynakları ve mal varlığının 90 milyar doları aşkın olduğu söyleniyor.

Komeito partisinin gücü, AKP'nin türbanlı kadın kolları gibi çalışan, ev ev dolaşan çok sayıda angaje/motive seçim yardımcılarından ve Budizmi yaymak için çalışan gönüllü aktivistlerinden geliyor. Ve tabii Japonya'nın diğer büyük gücü Liberal Demokratları yenme ve devleti ele geçirme azmi de önemli. Soka Gakkai için Liberal Demokratlar, “dinsiz Şintoistler" sayıldıklarından, onlar yenilmelidir ve o zamana kadar her yol mübahtır.

Soka Gakkai Japonların hiç sevmediği ve 'düşük' saydığı bir grup. Bunun nedeni, dostumuz A.'nın deyimiyle, halkın ruhuna uymayan aykırı/ters bir faktör olmaları. A., bunu şöyle açıklıyor: "Samurai/Ronin ve Alp/Yeniçeri gibi savaşçı geleneklerini kurup yaşatanlar, yumuşak Budistler ve tüccar Müslümanlar değildi. Onların kendi fundamentalist din yorumlarına göre Ural-Altay kökenli bir toplumun ruhunu ve devleti değiştirmeleri başarıya ulaşamaz çünkü böyle bir başarı hem halkın/devletin ruhuna aykırıdır, hem de hiç bir zafer geleneğine sahip değildir. Japonlar ve Türklerin hareketli/canlı ruhu, durağan/dogmatik fundamentalizme uymaz. Böyle hareketler o kritik çizgiyi ne zaman aşsalar tarihte her zaman savaşçı ruh harekete geçmiştir ve Samurai'nin veya Alpin/Yeniçerinin kılıcıyla cezalandırılmıştır. Bunun mazlumlukla da ilgisi yoktur. Bir halkın ruhu söz konusu olduğu zaman ve o 'çizgi' aşıldığında artık toleranstan söz edilmez."

Japonya'da Komeito halka/devlete bir tehdit oluşturmuyor, ama koalisyon ortaklığına kadar yükselmesi bile bazı kesimlerde dikkatle izleniyor. Yeni fundamentalist hareketlerin en zayıf yanı onların dünya finans sistemine göbekten bağlanmış olmaları ve özgürlük düşmanı karakterleri. Nitekim Soka Gakkai'den ayrılıp onun hakkında ileri-geri konuşan herkes tehdit ediliyor. Fakat özgürlükçü düşünce ve ilkeli/ayrıntılı eleştiriye, Japon fundamentalizminin de dayanamadığı anlaşılıyor. Çünkü fundamentalizm eleştiri değil biat kültürüne sahiptir, kendini eleştiremez ve özgürlükçü eleştiriye dayanamaz.